“TÜRKMENLER BİRLİĞİ’NDEN “ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN KAMPANYASI”




TÜRKMENLER BİRLİĞİ- ÇUKUROVA TÜRKMENLER YARDIMLAŞMA DAYANIŞMA GENÇLİK VE SPOR KULÜBÜ DERNEĞİ

“TÜRKMENLER BİRLİĞİ’NDEN “ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN KAMPANYASI”

Türkmenler Birliği; Çukurova Türkmenler Yardımlaşma Dayanışma Gençlik ve Spor Kulübü Derneği tarafından, 15 Ekim 2008 – 31 Aralık 2008 tarihleri arasında devam edecek olan; Torosların kuş uçmaz kervan geçmez, cep telefonu çekmez dağ köylerinde kaderleri ile baş başa , yoksulluk içerisinde hayatlarını devam ettirmeye çalışan ve yine de “ALLAH DEVLETE ZEVAL VERMESİN” diyecek kadar da büyük ruhlu devletine ve milletine bağlı, yoksul ama onurlu insanlarımızın yetiştirmeye çalıştıkları çocuklarımızın okul ve eğitim masraflarına katkı sağlamak ve onlara YALNIZ DEĞİLSİNİZ mesajını iletmek, şehirle köylerimiz arasında köprü olmayı hedeflemiş ulvi bir amaca yönelik “ ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN KAMPANYASI” nı yine tekrar siz değerli fedakar gönlü ve eli bol dostlarımızın desteği ile resmi olarak bitse de fiilen hiç bitmeyecek olan kampanyamızı başlatmış bulunmaktayız.
Geçmiş yıllardaki ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN KAMPANYALARIMIZDA on binlerce malzemeyi ihtiyacı olan çocuklarımıza ve ailelerine iletmemiz için bizlere emanet ettiniz. Bizler de sizlerin kutsal emanetleriniz olan yardımlarınızı gerçek ihtiyacı olan ailelere ve çocuklarına bizzat adil şekilde onurlarını kırmadan teslim ettik.
Sevgili dostlar, Aladağ’ın Küp Köyü’nü bileniniz ya da duyanınız var mı? İşte bu köyümüzde tek göz köhne bir evde orta çağ yaşamını andıran bir yerde yaşıyor Mehmet. Yaşamları yokluklara ve zorluklara rağmen devam ediyor. Mehmet’in beş çocuğu var. Beş kardeşten büyük kız Ayşe ile Hüseyin ilkokula lastik ayakkabılarında çıplak ayakları hep çorapsız gidiyor, yok yağmurlu günlerde paltoları; yok soğuk günlerde çorapları, şapkaları. Karınları çoğu zaman aç uyuyorlar. Tabi buna uyumak denirse. Fakat bu çocuklar okumak istiyor, kara yazgılarını değiştirmek istiyorlar. Emsalleri olan sizlerin bizlerin çocukları şehirde varlık içinde neşeyle koşuştururken , onlar insanlara görünmemek için koşuşturuyorlar. Çünkü yoksulluktan üstleri başları eski ve yırtık. Ellerin çocukları elektrikli evlerinde klimanın, kalorüförün karşısında ya da sobanın yanında ders çalışırken onlar, gaz lambasının önünde , yorganın altında elleri titreyerek , kalem tutarak , gözlerini kamaştırarak ders çalışabiliyorlar. Ayşe ile Hüseyin mahzun, mazlum, garip, biçare… Aylardır et yüzü görmedikleri gibi sıcak bir çorbayı bile görmemişler, tatlı nedir, baklava nedir, bilmiyorlar… çeşit çeşit yemekleri utana sıkıla gittikleri mevlütlerde ve düğünlerde ancak görebiliyorlar ya da bayramları bekliyorlar. Konu komşunun vereceği bir parça payı ellerin eskisi de olsa giyebilecekleri elbiseleri görebileceklerdi. Ama o elbiseler köylü bir çocuğun elbiseleriyse, sokağa gülerek çıkmaları mümkün müydü? Oysa o kutsal bayramlar sadece böyle mi hatırlanmalı?
Sadakatin kaybolmaya yüz tuttuğu ihanetlerin doruğa çıktığı günümüzde bu insanları dağ başında yapayalnız kaderlerine terk etmek bizlere yakışır mı? Bu aileler düşkün, yoksul, çaresiz ama onurlu… Bizler için hani zekat vardı, hani komşusu açken tok yatan bizden değildi! Hani Hazreti Ömer devleti yönetirken bütün yoksullardan sorumluydu ve onları hissedebiliyordu! Onlar doymayınca ağzına lokma koymuyordu. Bizim ecdadımız da düşünmüştü bu gibi insanlarımızı. Vakıflar, ahi teşkilatları, aşevleri kurmuşlardı ya, buğün azaldıkça azaldı muhtaca yardım. Az olsa da yapan da tüm dünyaya reklam ederek yapıyor.
Kader bizleri buğün büyük bir metropolda yaşamamızı sağlamışsa buna şükredelim ve bunun kıymetini bilelim. Yarın nerede ve nasıl olacağımız belli değil. İnsan ne oldum değil ne olacağım demeli. Ama bilir misiniz istemek dilenmek ne kadar zordur? İnsanların gözlerine baka baka yardım istemek kolay mı sanırsınız? sizlere avuçlarını uzattıklarında onların kalp çırpıntılarını duyabiliyor musunuz? Gözlerinize başta baktıklarını sonra göz kapaklarını yavaşça aşağıya kaydığını görebiliyor musunuz? Ellerinin titrediğini hissedebiliyor musunuz? İşte zordur dağ başlarında yaşam. Neden istemeyelim ki onların da gözleri pırıldasın, geleceğe umutla baksınlar!
Ne kadar makbule geçer şu mübarek aylarda bu insanlara yapacağımız yardım ve yıl boyu yapacağımız destekler. Allah’ın nimetlerinden az ya da çok istifade edenler, dağ başlarındaki bu insanlarımıza yardım etmeli, Allah katında makbul olmasını dilemelidir.
Sevindirelim bu insanları, okutalım Ayşe ve Hüseyinleri, el birlik olalım, ellerinden tutalım düşkünlerin, söndürmeyelim umutlarını dağ başlarındaki kır çiçeklerimizin. Onlar da şunu çok iyi bilsinler ki biz de insanız biz de de şefkat var biz de de his var biz de de sevgi var, yüce dağ başlarında YALNIZ olmadıklarını bilsinler.
Bu hikaye belki size çok garip gelebilir ama bu hikayeden on binlercesi buğün torosların yüce dağ başlarında yaşanıyor sizler hiç farkında olmadan. Bizler onların farkında değilsek onların biz farkındayız. Bunun için çevremizdeki köyümüzdeki yoksulluk ve acılar içinde yaşayan kardeşlerimiz için yardım etmek bir müslüman ve insan olarak görev ve borcumuzdur.
ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN KAMPANYASI ile Torosların kışın dondurucu soğuklarında ayaklarında sağlam bir ayakkabısı olmayan, pantolonu delik ya da yamalı, kabanı hiç tanımayan fakat bu şartlara rağmen doğanın yıkıcı ve tahrip edici gücüne karşı koymak için efelenerek adeta doğaya meydan okuyarak ayakta kalmayı başarabilen koç yiğitlerimizin yanında olduğumuzu göstermek için onlara YALNIZ DEĞİLSİNİZ demek istiyoruz.
Geçmiş yıllardan buğüne kadar başarılı bir şekilde getirdiğimiz ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN KAMPANYASI kulaktan kulağa, gönülden gönüle, köyden köye, ilçeden ilçeye, ilden ile yayılarak tüm anayurda yayılmıştır. Ne mutlu bizlere ki; “ ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN KAMPANYASI “ çığlığı yurt dışına ulaşmış bulunmaktadır. Buğün bizleri yurt dışından pek çok vatandaşımız arayarak nasıl yardımcı olabileceklerini sormaktadırlar.
Sizlerin ve yazılı ve görsel basınımızın bizlere olan desteği ve inancı devam ettiği müddetçe ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN KAMPANAYSINA devam edeceğiz desteğinizi ve katkılarınızı bekler saygılar sunarız.
Kampanyamıza katkı sağlamak için kaban, elbise, kıyafet, ayakkabı, kırtasiye, oyuncak gibi eşofman, spor malzemeleri gibi gerek yeni ve de gerekse elimizde bulunan kullanmadığımız kullanılabilecek durumda olan malzemelerimizi “T. Cemal Beriker Bulvarı Kayahan Ap. 3. Kat 12 SEYHAN/ADANA adresindeki TÜRKMENLER BİRLİĞİ genel merkezimize ulaştırmak ya da 0 322 454 2345, 456 00 31, 0 533 302 02 68,0 536 624 86 05, 0 532 262 87 80 0 505 746 72 78 numaralı telefona haber vermek suretiyle veya turkmenlerbirligi@hotmail.com' a elektronik posta yazmak suretiyle belirtilen adresten biz teslim alabiliriz.

TÜRKMENLER BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU
www.turkmenlerbirligi.net.
turkmenlerbirligi@hotmail.com

Hiç yorum yok: